25 Ocak 2012 Çarşamba

TANITIM


emir: " onca kız vardı orda, sarışını, esmeri, uzun boylusu, uzun bacaklısı, uzun saçlısı, pürüzsüz tenlisi, pürüzsüz dudaklısı... ama ben gidip kumral birine aşık oldum o koca salonda... üstelik çok da pürüzsüz bir kalbi vardı... henüz yara almamış, ve kırılmamış... "

feriha: " masallarda sanırdım böyle erkekler... ordakinden bahsediyorum. gecenin en dikkat çeken erkeğinden. evet, doğru bildiniz. o emir. esmer, uzun boylu, yakışıklı. evet, yine doğru. beni güzel bulabilir. ama yanıldınız bu sefer, onunla konuşmamalıyım. ona bağlanmayacağım. çünkü o bir veliaht!! "

koray: " herkes çok cadı biliyor onu. biliyorum. kazanmak için, gerçekten kazanmak için insanlara yaptığı şeyler yenilir yutulur cinsten değil. bunu da biliyorum. bildiğim bir şey daha var ki; derinlerinde iyi biri var. ve aşık olunca, gerçekten aşık olunca, ortaya çıkacak... "

hande: " hırs, benim için herşeydi. hayattı. yaşama sebebimdi. belki de bu yüzden bu kadar diktim bunca zaman. dik mi? kimi kandırıyordum ki? dış görünüş aldatırdı! ta ki o gece, onu görene kadar "


aysun: emirin annesi.

ünal: emirin babası.

cansu: emirin kız kardeşi.

sanem: ferihanın annesi.

haldun: ferihanın babası.

nehir: handenin kız kardeşi (ikiz).

levent: hande ve nehirin abisi.


feriha__

görkemli, kocaman bir ev, lüks ve pahalı arabalar, şık, gösterişli kıyafetler, ve tanınmış olmak. harika görünüyor hayatım değil mi? evet öyle görünüyor ordan bakınca. ama biraz yaklaşınca, ve en önemlisi benim yerime koyunca kendinizi, "sıradan bir hayat daha iyi olurdu" diyeceksiniz, eminim. çünkü bir de perde arkası var bu işin...

öncelikle ailem... para basar gibi harcayan, ve botoks gibi saçma yöntemlerle genç kalmak isteyen bir annem, tek derdi sosyeteye adımızı temiz, kalın ve altın harflerle yazdırmak olan bir babam var. ve bu iki insanı çok sevmeme rağmen, her şeyi para ile halletmeleri çok sinirimi bozuyor.

kötü olan şuydu ki; bu akşam yine bir davet var, ' her zamanki gibi ' . daha da beteri ise buraya gitmek zorundaymışım. hem de neden biliyor musunuz? bilemezsiniz tabii, o kadar gizli şeyler çevriliyor ki... her neyse, uzatmadan söyleyeyim. bu davette sosyetenin '  olmazsa olmaz '  isimleri katılacakmış. ve çoğunun çocukları benim yaşlarımdaymış. kendime ordan uygun birini bulmaya ve dikkat çekmeye çalışacakmışım! oldu canım, başka?! çay kahve falan??

her neyse. bu davetten hoşlanmıyordum. taa ki; davete Emir Sarrafoğlu ve ailesinin de katılacağını öğrenene kadar! düşünebiliyor musunuz, daha dün akşam, '  amaan nolucak?! eski davetlere giydiğim elbiselerden birini giyerim '  diyen ben; bu sabah davetli listesini gördükten sonra bir telaşa kapıldım.

emir çapkın biri. o yüzden onu biraz kışkırtıp postalayacağım. eğer gitmezse de peşimden koşacak. en azından o kadar burnu sürtündüğü için, beni terk ederken daha insaflı olur değil mi?

neyse. ben çok konuştum. şimdi en yakın arkadaşlarım nehir ve handeyle alışverişe çıkmam lazım acilen! yoksa akşam oraya çıplak gelmek zorunda kalabilirim!!

emir__

yine mi davet?! insanlarla bu kadar içli dışlı olmak hiç hoşuma gitmiyor. tamam, gece hayatını ve sosyalliği seviyor olabilirim, ama kravat veya papyonu gevşek bırakamayacağım yerlere gitmekten çok haz aldığım söylenemez.

artık aşık olabilceğim yerlere gitmek istiyorum. hayatımın aşkıyla karşılaşmak istiyorum. kankam korayla, seyyar satıcılar gibi bar bar gezmek değil.

her zamanki gibi takmıyorum bu daveti de. hem erkekler için iş kolay. bir takım elbise giydim mi bitti! ama ben yine de davetli listesine bir göz atmak istedim. kayda değer bir şey yok galiba. bilmem kim bilmem kim bilmem kim.... önemli değil bunlar geçelimm... oha lan! bu korayın haftalardır anlata anlata bitiremediği hande değil mi ya? hadi koray efendi, hayırlısıııı ..... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder